GİZEMLİ İKSİR

Bir varmış, bir yokmuş. Ormanın birinde güzel mi güzel genç bir kız yaşarmış. Kız o kadar güzelmiş, o kadar güzelmiş ki ormanın güzellik prensesi olarak anılırmış. Bu kız her gün tilki ve tavşanla vakit geçirir, onlarla farklı farklı oyunlar oynarmış. Tilki biraz gevezeymiş; bir sır söyledin mi hemen ağzından kaçırırmış. Tavşan da çok korkakmış; birisi ona sesini yükseltti mi kendini savunamaz, hemen ağlamaya başlarmış.

Tabii Güzellik Prensesi’nin bu kadar güzel olmasına yardımcı bir karışım varmış. Bu karışımın formülünü sadece tavşan ve tilki bilirmiş. Formülde kullanılan otlar ise hayvanların ulaşabileceği bir yerdeymiş. Bu yüzden tilki ve tavşan, Güzellik Prensesi’nin formülünü hazırlayabilmesi için her hafta ona düzenli olarak gerekli olan otları getirirlermiş.

Günlerden bir gün tavşan ve tilki özel otları toplamak için yola çıkmışlar. Tavşan ve tilki az gitmiş, uz gitmiş; dere tepe düz gitmişler. Tam otların olduğu bölgeye ulaşacakken karşılarına kötülük kurdu çıkmış. Bu kurt tüm ormanların en korkunç, en tehlikeli, en kızgın, en kötü kalpli kurduymuş . Tavşan kurdu görür görmez ağlamaya başlamış, tilki ise tavşanı sakinleştirmeye çalışmış ama onun da aklı çıkmış. Kurt, tilki ve tavşandan Güzellik Prensesi’nin özel formülünü ona söylemesini istemiş. Tavşan çok korktuğu için hemen kabul etmiş, tilki ise biraz direnmeye çalışmış fakat kurt o kadar korkunç bakışlar atmış ki hemen söylemeyi kabul etmiş. Kurt, tilki ve tavşanı esir almış, formül için gerekli olan otları toplamış ve  formülü yapıp içmiş. Sanki bir anda güzellik büyüsü yapılmış gibi prenses kadar güzel olmuş. Tilki ve tavşan bunu görünce çok şaşırmışlar hatta ilk başta onun kötülük kurdu olduğunu bile anlayamamışlar.

Kötülük kurdu güzellik formülü içtikten hemen sonra Güzellik Prensesi’nin çirkinleşmesi için değişik sıvılardan ve otlardan cadılık iksiri oluşturulmuş. Bu iksir Güzellik Prensesi’nin sadece çirkinleşmesi değil aynı zamanda kötü kalpli bir insan olmasına da neden olacakmış. Kurt, prensesi kandırmak ve etrafta dikkat çekmemek için hızlıca tilki kostümü giymiş ve yola çıkmış. Güzellik Prensesi’nin evinin önüne gitmiş ve kapıyı çalmış. Prenses tilki kostümü giymiş kurdu gördüğünde ilk başta biraz garip hissetmiş ve ona : “Sen ne ara bu kadar büyüdün, boyunun bu kadar uzadığını hiç fark etmemişim!” demiş. Kurt birazcık paniklemiş ama daha sonra olayı toparlayıp prensese: “Bugün evde çok çalışıp yorulduğunu bildiğimiz için sana sadece otları toplamakla kalmadık, formülünü birliğimiz için sana karışımı hazırladık, fakat tavşan çok yorulduğu için sana uğramadan eve dönmek istedi.” demiş. Prenseste sevinçten havalara uçup hiç sorgulamadan karışımı bir yudumda içmiş, tadında bir gariplik olduğunu fark etmiş ama daha önce yediği bir şeyden kaynaklı olduğunu düşünmüş ve çok aldırmamış.

Kurt hızlıca oradan uzaklaşmış ve prenses cadı iksirini içtikten sonra bir anda aşırı derecede çirkin,pis kokulu, bakımsız, yağlı ve beyaz saçlı  ayrıca neredeyse obez denecek kadar kilolu  bir kıza  dönüşmüş. Kötülük kurdu amacına ulaşmış; prenses prenseslikten çıkmış, dünyanın en çirkin aynı zamanda en kötü kalpli cadısına dönüşmüş. Kızcağız ilk önce kendi formülünden içmiş sonra başka formülle, başka karışımlar yapmış fakat ne yaptıysa işe yaramamış. Aradan günler, haftalar, aylar hatta yıllar geçmiş ancak kız eski haline bir türlü geri dönememiş. Hatta bazı günler daha da çirkinleştiğini hissetmiş. Yaptığı tek şey ağlamakmış, aynada kendine bakıp sürekli ağlıyormuş, tavşan ve tilki ile arasının çok iyi olmasına rağmen onların kıza neden böyle bir şey yaptığını bir türlü anlayamıyormuş. Hayatla tüm bağlantısını kesmiş, bırakın evinden çıkmayı odasından bile çıkmıyormuş.

Gel zaman git zaman, iyilik sincabı eski güzellik prensesinin evinin önünden geçerken evden bir ağlama sesi geldiğini fark edip kapıyı tıklatmış. Kız, sincabı eve almış ve başından geçen olayları tane tane sincaba anlatmış. Sincap bu duruma çok üzülüp, onu iyileştirecek bir iksir hazırlayacağını söylemiş ve evden hızlıca çıkmış. Ertesi sabah sincap, prensese iksiri vermiş ve ona güvenle içebileceğini, kendisinin iyilik sincabı olduğunu ve asla kötülük yapamayacağını söylemiş. Prenses umut ederek iksiri içmiş. İçer içmez aynanın karşısına geçmiş ve eski güzelliğine döndüğünü fark etmiş. Mutluluktan havalara uçmuş, dünyanın en mutlu insanı olmuş bu dakika itibariyle. Kendine bakmaya doyamıyormuş. Bu iksirde ne olduğunu öğrenmek için hemen sincabın yanına gitmiş. Sincap da ona karışımın içine umut otu koyduğunu söylemiş ve: “Eğer bu iksir umutla içmeseydin, eski güzelliğine kavuşamayacaktın. Bu yüzden asla umudumu kaybetme; çünkü sen umudunu yitirmedikçe emin ol güzel şeyler seni bulacaktır” demiş…

Gökten üç elma düştü, biri benim ağzıma, biri masal söyleyenin ağzına, biri de Korkut’un büyük annesine…

                                                                                                                                                   9-A  SINIFI    D. ŞAYLAN