Tam 31 yıl önce, Afrika’da Liberia adında eski bir Amerikan sömürgesi olan bir ülkede bir iç savaş patladı. Bu iç savaş tam 7 yıl 7 ay sürdü ve 600.000’e yakın insan hayatını kaybetti. Bu da yetmedi ve 1999 yılında ikinci bir iç savaş patladı ve bu iç savaş 4 yıl sürdü. Bu savaşta ise toplamda 300.000 kişi öldü. Bu olayların daha da beteri Kongo’da yaşandı. Kongo’da da aynı Liberia’da olduğu gibi bir savaş patlak verdi. Bu savaş yıllar boyunca sürdü ve 5 milyondan fazla insan hayatını kaybetti. Kongo savaşının bitiş sebebi ise Ruanda askerlerinin yorgunluktan isyan etmesiyle oldu. Yani eğer askerler yaptıkları yıkımın verdiği yorgunluktan dolayı isyan etmeselerdi bu savaş büyük ihtimalle bitmeyecekti, ama maalesef bu savaşlardan kimsenin haberi yok. Peki bu savaşların ve bu umursamazlığın asıl sebebi ne?
Dünya tarihine baktığınızda; dünya tarihinin birçok acılar, ölümler ve yıkımlarla dolu olduğunu fark edeceksiniz. İnsanlığın çıkış noktası olan Afrika’nın tarihine baktığınızda ise genellikle çok kara bir tablo ile karşılaşacaksınız. Afrika’nın (Kuzey Afrika dışında) dünya tarihine girişi ve dünyanın geri kalanı ile bağlantısı 16. yüzyılda başladı. Coğrafi keşifler, denizciliğin gelişmesi ve keşfedilen yeni topraklarda ortaya çıkan ucuz işçi ihtiyacı ile ilk başta 1526 yılında Portekizliler ilk defa Afrika’dan Brezilya’ya köle götürdü. Bu başlangıçtan sonra ise diğer Avrupa ülkeleri de Afrika’da köle ticaretine başladı ve genellikle işçi olarak Afrikalı insanları Amerika kıtasına götürdüler. O zamanlar köleler sadece yük olarak görülmekteydiler; bu yüzden, çok kötü koşullarda götürülüyorlardı ve kölelerin büyük bir kısmı yolda ölüyordu. Ölmeyenleri ise daha kötü şeyler bekliyordu. Tarlalarda, insanlık dışı koşullarda çalıştırılıyorlardı. Örneğin; İngilizler tarafından şu anki ABD’nin güneyine götürülen köleler, yüksek sıcak ve nemin altında çok aşırı koşullarda çalıştırılıyorlardı.
19. yüzyılda ise; Amerika’da bir iç savaş çıktı ve köleliği savunan güney eyaletleri ve köleliğin kalkmasını savunan kuzey eyaletleri kanlı bir savaşın içine girdi. Savaşın sonunda Kuzeyliler kazandı ve köleliği kaldırdılar, ama kölelere 1950’li yıllara kadar haklar tanımadılar. Örneğin, kölelerin oy vermesine izin vermediler. Bu ise çok acı sonuçlar verdi; çünkü o zamanki köleler, seçilip seçemediği için, beyazlar gibi bir bölgeyi yönetemediler veya lobi kurup kendi çıkarları adına kararlar alamadılar. Bu nedenle de, günümüzde bile devam eden, derin yaralar oluştu. Örneğin, siyahiler çıkarlarını savunamadıkları için kendi mahallelerine okullar yapamadılar. Kendi mahallelerine okullar yapamadıkları için çocukları eğitimsiz kaldı. Çocukları eğitimsiz kaldığı için ise sefaletten kurtulamadılar ve bu sebepten dolayı ABD’de çok büyük bir ekonomik uçurum oluştu. Ayrıca köleler sadece Amerika kıtasına götürülüp çalıştırılmıyordu. Aynı zamanda, Afrika’da da çalıştırılıyorlardı. Afrika kıtası İkinci Dünya Savaşı’nın bitimine kadar bir sömürge kıtasıydı ve sömürgeci emperyalist devletler tarafından aynı Amerika kıtasında olduğu gibi sömürülmekteydi. Örneğin; en acımasız sömürgecilerden biri olan Belçikalı kralı 2. Leopold’un, Kongo’da devasa bir sömürge imparatorluğu vardı ve bu yerde birçok insan kauçuk sektöründe çalışmaktaydı. Leopold o kadar acımasızdı ki çalışmayan işçilerinin uzuvlarını bile kesiyordu.
Afrika’da sömürgeciliğin bitimi ve Afrika’daki ülkelerin özgürlüklerini kazanmaları İkinci Dünya Savaşı’nın bitimi ile oldu, ama emperyalist devletler bunu sözde kabul edip desteklese bile o bölgeyi dolaylı yoldan sömürmeye devam ettiler. Örneğin; Kongo iç savaşında, yıllarca dostça yaşayan Tutsi ve Hutular emperyalist devletler tarafından kışkırtıldı ve 5 milyon kişinin ölümüne sebep olan bir iç savaşın patlak vermesine zemin hazırlandı. Ayrıca bağımsızlıktan sonra birçok Afrika devleti bilerek parasız bırakıldı ve bu yüzden, Liberya’da olduğu gibi, kanlı iç karışıklıklar meydana geldi.
Dünya tarihine bakıldığında; güçsüzler her zaman sömürülmüştür ve bu emperyalist politikaların bir sonucudur. Örneğin; 5 milyon insanın öldüğü Kongo savaşında, kimse insan haklarının ihlalinden bahsetmemiştir. Bence insanlar; diğer canlıların aksine mükemmeli hayal edebilen ve ona ulaşmak için çabalayan varlıklardır, ama eğer insanlar kendilerinden güçsüz insanlara zulmederse nasıl hayal ettikleri mükemmele ulaşabilirler ki?
11-B Sınıfı S. M. KLEIN