ALIŞMAK

Son bir buçuk yıldır içinde bulunduğumuz durumdan öğrendiğim bir şey varsa o da insanlığın başına gelen her şeye eninde sonunda alışması oldu. Bunun iyi bir özellik olup olmadığı konusunda da şüphelerim var. Karantinanın ilk zamanlarında okulun online eğitimle devam edeceğini duymak beni mutlu etmişti çünkü okula adapte olmakta zorlanıyordum. Maalesef bu dönem iki haftayla sınırlanmadı ve biz bütün bir dönemi evde geçirdik. Başlarda ailemle bir hayli kavga ediyor, sürekli aynı şeyleri yapıp kendimi odama kapatıyordum. Bu bana hiç iyi gelmedi.

Yazın gelmesiyle ise işler daha olumlu bir hal aldı çünkü arkadaşlarımla görüşüyor ve biraz da olsa oluşturduğum rutinden ayrılıyordum. O zaman fark etmediğim bir şey de yazımın başında bahsettiğim gibi insanlığın yaşananlara ne kadar çabuk adapte olduğuydu. Dört ay içinde izlediğim filmlerde bile kalabalık bir ortamla karşılaştığımda kendimi tuhaf hissediyordum. Benim için en korkuncu da ölümlere alışmamız oldu. Karantinanın başında bir kişinin ölümü bizi sarsarken birkaç ay sonra kimsenin bu sayıları bu kadar kafaya takmadığını fark ettim. Her gün yüzlerce insan ölüyordu ve biz bu durumu normal karşılamaya başlamıştık. Bu durumun ne kadar tuhaf olduğunu ise bir yıl sonra fark edebildim. Okulun açılması beni başlarda pek iyi etkilememişti çünkü karantina boyunca kendimle baş başa kalmıştım ve bu kadar kalabalık bir ortamda bu kadar uzun süre kalmam gerekmiyordu. İnsanlara karşı tahammülümün azaldığını, en ufak bir olayı bütün gün kafama taktığımı fark ettim.

Aradan iki ay geçti ve yine yeniden, buna da alıştığımı fark ediyorum. İnsanlarla konuşmak, onları dinlemek ve anlamaya çalışmak artık o kadar da korkutucu gelmiyor.

 

10-C SINIFI/ A. ATAOĞLU