İyiyle kötü ne zaman “iyi ile kötü” oldu? Kim, nasıl birinin tam tersine düştü de diğeri onu tutamadı, tutmadı? ilk iyi, ilk tersi iyinin..
Uyandım bugün, gözümü açtığım gibi başladı çalışmaya atölye, fark etmeden. Ne ara geldi bu çalışanlar da ne ara açtılar kapıları? Anahtar kimde kalmıştı ki dün gece? Rüyamı düşündüm, gece tozlu bırakmışlar dedim kendim yazdım sonunu. Cama çıktım, komşunun balkonunun balkonu mu dersin, ressamın tablosu mu sen karar ver. Mahalleyi doyurur bu masa dedim içimden. “Hepsini geceden hazırlamıştır yahu sabah da kuşlarla kalkmamıştır ya!”
Düşündüm, “ne küçük hayatlar!”. Tanımadığım, görüp de perdesini aralamadığım, bilmediğim her hayat küçük hayat. Onların küçük kahvaltıları, sohbetleri,muhabbetleri..
Ağaçlara baktım, dedim: “İkimiz de yaşıyoruz”. Bambaşka, türlü türlü. Herkes, her şey
yaşıyor, farklı ama aynıyı.
Başladım konuşmaya, kim bilir kimle..
Dedim: “Farklı olduğumuzun farkında mıyız?” Peki farkındaysak neden herkes aynı olmaya çalışıyor? Neden herkes ayna görmek istiyor? Kendini gördüğünde mutlu olup avunmak için mi, yoksa farklıdan korktuğu için mi?
Karşı pencereden martı mı fısıldadı, rüzgar mı esti bilmem. Dedi: “Sen beni, onu, şunu
görerek sen oldun. Sen; o başka, beri, öte olmasa “sen’ olur muydun?
Düşündüm: “Başka olmazsa ben, sen, onlar nasıl ‘ben sen onlar’ olacak?”
Kim bilir kaç kişiye esti aynı rüzgar, hangi diyarlardan getirdiği başkalıklarla?
Geri yattım kalktığım yatağa, belki gelen diyarlardan daha başka biri olmaya..
G. GÜVEN/ 11-B SINIFI