KADIN OLMAK

Kadın olmak ne demek? Kadınlar binlerce yıl boyunca ayak bağı olan, zekâ olarak eksik, kusurlu varlık olarak görülmüştür. Çok eskiden; Antik Roma zamanında kadınlara isim bile verilmemiş, Yahudiler kadın olarak doğmadıkları için dua etmiş, kadınların bir hata olarak var olduğu sadece işleri bozan, baştan çıkaran biri olduğu görülmüş ve uzun bir süre kadınlar arka planda tutulmuştur.

Tarım ile birlikte erkekler kamusal alana hâkim olmaya başlamıştır, mesela fiziksel gücüyle barınak inşa edip yemek bularak ön plana çıkmışlar, kadınlar ise sadece evin işiyle ilgilenmişlerdir. Erkeklerin sosyal statüsünün kadınlarınkinden üstün olmasının yanında erkekler istedikleri her şeyi yapabilirken kadınlar eve kapatılmıştır. Erkek evlat doğurmayan kadın eksik diye düşünülmüş, bu kadının suçu olmuştur.

Günümüzde ise bir kadın hem anne hem de başarılı bir iş kadını olabilir. Zamanla, kadınların toplumda etkisinin artmasıyla, değişim rüzgârları esmeye başlamıştır. Kadınlar mücadele ederek çeşitli başarılar elde etmiştir. 163 yıl öncesine gidelim. 8 Mart 1857 yılında Amerika’nın New York şehrinde tekstil sektöründe çalışan kadınlar, erkeklerle eşit haklara sahip olmak için az maaş almalarını protesto ederek ilk adımı atmışlardır. Bundan 53 yıl sonra ise Danimarka’da Kadın Sosyalist Enternasyonal toplantısında kadınların birlikteliğinin mücadelesinin her yıl Kadın Günü olarak kutlanması gerektiğine karar verilmiş; Birleşmiş Milletler de 1977 yılında, 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını sağlamıştır. Bu kabulün temel nedenlerinden biri, kadın-erkek eşitliğinin dünya barışını güçlendireceği inancıdır.

Kadınlar dünyanın birçok yerinde seçme ve seçilme hakkını elde ederken ülkemizdeki  kadınlar;  20 Mart 1930’da belediye seçimlerinde seçme, 1933’te Köy Kanunu’nda muhtar seçme ve köy heyetine seçilme hakkını elde etti. 5 Aralık 1934’te milletvekili seçimlerinde de Türk kadınları seçme ve seçilme hakkına sahip olurken, 8 Şubat 1935’te ilk defa meclis seçimlerine katılan kadınlar 18 sandalye elde etti. Bu sırada birçok Avrupa ülkesi Türkiye’yi izledi.

Kadınların hakları gün geçtikçe artsa da hala günümüzde kadınlar hem fiziksel hem psikolojik şiddete maruz kalmaktadır. Neresi olursa olsun her zaman yeniliklere karşı olan insanlar, kadınların toplumda yükselmelerine karşı çıkacaktır; ama kadınlar bu zorluklar karşısında duracaktır. Mesela 1995 yılında Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı açılmıştır. Bu dernek şiddete uğrayan kadınlar için bir dayanışma merkezi olmuştur. Kadınların ve destekleyenlerin dayanışmasıyla yapılamayacak hiçbir şey yoktur.

    “Bu dünyada yaşadığımıza göre, bu dünya için en iyisini yapmalıyız.”-Aung San Suu Kyi

                                                                                                              10-E Sınıfı     S. E. Yılmaz