KADININ BEYANI ESAS MIDIR?

“Kadının beyanı esastır”, cinsel suç ve şiddet vakalarında delil yetersizliği durumunda kadının beyanının esas olduğunun kabul edilerek soruşturmanın başlatılması ve ifadenin delil olarak kabul edilmesine dair ilkedir.

İlkenin amacı, cinsiyet eşitsizliğin ağır olduğu toplumlarda, kadının cinsel şiddet başta olmak üzere herhangi bir şiddet biçimini dile getirmesinin kolay olmaması ve aynı zamanda ifadenin bir karşılık bulacağına olan inançsızlığı bitirme amacıyla, kadınları sessiz kalmamak konusunda güçlendirmek.

Yani aslında ilkenin hedefi, kadınlara bir güvence verebilmek ve sözlerinin kayda değer olduğunu ve ifadelerinin bir sonuca varacağının farkında olmalarını sağlamak. “Karı koca arasına üçüncü bir kişi girmez” diyerek eve gönderileceğini veya “Olmamıştır öyle bir şey, sen yanlış anlamışsındır.” gibi söylemlere maruz kalmayacakları güvencesini aşılamak.

Kadının ifadesi esas alınarak bir soruşturma başlatılacağı, tarafsız ve adil bir yargılama yapılacağı güvencesini vererek korkuyu veya “Nasılsa bir yere varmaz.” şeklindeki inançsızlığı ortadan kaldırmak.

Yargı aşamasında ise, kadının beyanının delil sayılmasına dair konu daha bulanık ve tartışmaya açık.

Kadının beyanı, yargılama sırasında, hayatın olağan akışına uygun, samimi, tutarlı ve istikrarlı, mağdur ile husumetten kaynaklanmayan, olay ertesinde hemen tanıklarla paylaşılmış, doktor raporları ile belgelenmiş ve sanık tüm bunları çürütemedi ise esastır.

Bu noktada masumiyet karinesine değinmemiz şart.

Masumiyet karinesi, “Herkes suçu ispatlanana kadar masumdur.” şeklinde izah edebileceğimiz karinedir. Bu yüzden soruşturma aşamasında ‘şüpheli’, yargılama aşamasında ‘sanık’, cezayı aldıktan sonra ‘suçlu’ diyoruz.

Yargı aşamasında elde en önemli dayanak beyandır. Sanığın kendini savunması, iddiaları çürütmesi önemli. Çürütemiyorsa bu da bir kanaat oluşturur.

Cinsel saldırıya ilişkin yeterli delilin bulunmadığı durumlarda, kadının beyanı sadece soruşturma aşamasına geçilmesinde değil, davanın nasıl sonuçlanacağında da belirleyici olabiliyor. Kadının sözü ile hukuku bilen yargıç ve avukat gibi kişiler tarafından, tarafsız bir soruşturma ve yargı yapılacağı güvencesi kesinlikle gerekli olmakla birlikte, yargıda erkeğin  ‘suçlu’ bulunmak için kadının sözünün tek delil olması yeterli olmalı mıdır?

 

 

9-D Sınıfı D. Ergenoğlu