KÖTÜ MÜ İYİ Mİ?

Empati sağlıklı bir iletişim için gerekli olan fakat sosyal medyanın gelişimi ve insanların peşin hükümlülüğünü günden güne daha fazla benimsemesiyle önemini yitirmeye başlayan bir duygudur. Her gün onlarca insanla konuşup onları çok iyi anladığımızı zannediyor, yaşamları hakkında herhangi bir bilgiye sahip olmadan, hatta belki de sadece karşımızdakiyle iki dakikalık bir diyalog sonunda onlar hakkında fikir sahibi olabileceğimize inanıyoruz. Onların iyi ya da kötü olduğuna karar veriyoruz. Peki böyle bir karar vermek bu kadar kolay mı? Bu kadar kolay olmalı mı? 

  “Fikrimin İnce Gülü” romanına ilk başladığımda kitaba devam etmek benim için çok zor oldu. Ana karakterden hiç haz etmiyordum ve yaptığı her hareket, söylediği her kelime beni ölesiye rahatsız ediyordu. Etmeliydi de çünkü kendisi bu hayatta sadece arabasına değer veren, yakın arkadaşları için rahatından biraz bile ödün vermeyen birine benziyordu. Fakat kitabı okumaya devam edince, onu biraz olsun anlamaya çalıştım. Kendisi küçüklüğünden beri hor görülüp yetersiz hissettirilmişti ve  bir arabası olduğu zaman bu duygunun  geçeceğine inanmıştı. Zaten çok güçlü bir karakteri olmayan Bayram, bu şekilde özgüvensiz birine dönüşmüştü. Kitap boyunca Bayram’la her ne kadar empati kurmaya çalışsam da bitirdiğimde beni hala rahatsız ediyordu. Kitapta Bayram’la empati kuran tek karakterse Kezban’dı. Ona aşıktı ve Bayram’ın her davranışının altında yatan bir sebep olduğunu düşünüyordu. Yetim büyümesinin de bu davranışlarının en büyük etkeni olduğuna inanıyordu. Bayram’a çok değer verdi, belki de hak ettiğinden fazla, fakat Bayram’dan hiçbir zaman bunun karşılığını alamadı. Bayram, Kezban’ın onu hep bekleyeceğini düşündüğü için ona hiçbir zaman vakit ayırmıyor ya da Kezban’ı sevdiğini hissettirmiyordu. Sonunda da ona tek değer veren insanı kaybetti. 

  Yaşamımız boyunca bir sürü insanı tanıdığımızı düşünüyoruz ama aslında en iyi tanıdığımız insan hakkında bile en ufak bir fikrimiz yok. Sadece bize sunduklarından yola çıkarak bazı çıkarımlar yapabiliyoruz. Bu çıkarımlar da çoğu zaman doğru olmuyor. Bu yüzden dinlemeyi öğrenmeliyiz. Karşımızdakini anlamaya çalışmalıyız. Bir şeyleri söylemeden önce de iki kere düşünmeliyiz çünkü böyle giderse insanoğlu sağlıklı iletişimler kurmaktan aciz kalacak ve sonunda robotlardan farkımız olmayacak.

 

                                                                                     

                                                                                                   9-C Sınıfı A. ATAOĞLU