KUTUDAN ÇIKABİLMEK

 

Hepimiz hayatımız boyunca kendimize bazı kurallar koyar, kişiliğimizi bir kutuya sıkıştırır ve bu kutuya sığmayan her şeyi hor görürüz. Bu yüzden de benliğimizi bulmak, iç sesimizi dinleyebilmek ve kendimizi tanımak hiç de kolay değildir. Bunun sebebi de ne ile karşılaşacağımızdan korkmamızdır. Ben aslında kimim? Ya iç sesimi dinlemeye başladığımda özümde o hor gördüğüm insanlardan bir farkım olmadığını anlarsam? Bu gibi sorulardan kaçmak için de kendimize bir yol çizer ve mümkün oldukça bu yoldan sapmamaya çalışırız. İnsanlık doğası gereği ait hissetmeyi sever ve “benliğimizi bulduğumuzda” gerçekleşebilecek ait hissetmeme duygusu bizi korkutur. Herman Hesse’nin yazdığı “Siddhartha” romanında da Siddhartha’nın umutsuzluğa kapılmasının sebebi budur. Çizdiği yoldan saptıkça aslında hor gördüğü bu “çocuk insanlar”dan hiçbir farkı olmadığını fark eder ve bu onu çok korkutur.

Benliğimizi bulmamızı en çok zorlaştıran bir başka duygu da kibirdir aslında. Herkes ister istemez bu duyguyu hisseder. Ait hissettiğimiz yerden “aşağıya” kibirle bakmak insana kolay gelir. Empati kurmayız, basit düşünürüz ve hiçbir zorlukla karşılaşmadan ölür gideriz. Sonuçta 80 yıllık hayatımızda kendimizi hiç tanımamış oluruz. Sanki bir başkasının hayatını yaşarız. Buna da yaşamak demek ne kadar doğru olur bilemiyorum. “Bulunduğumuz bedeni itekleyip durmak” diyebiliriz belki bu duruma. Siddhartha’nın benliğini bulmasını sağlayan şey de aslında bu yoldan çıkmaktı. Oğlunu ve Kamala’yı sevdiğini kabullendi, aşağıladığı çocuk insanları anlamaya başladı ve kibir duygusunu yitirdi. İnsanlara tepeden bakmayı bıraktığında kendini tanımaya başladı. Yaptığı hatalarla yüzleşti, yoldan çıktığı her anın ne kadar gerekli olduğunu anladı ve böylelikle Nirvana’ya ulaştı.

Bizim de yapmamız gereken budur belki de. Hatalar yapmalı, bunlardan ders çıkarmalıyız. Empati kurmalı ve duygularımızla yüzleşmeliyiz. Sürekli olarak insanlara kendimizi kanıtlamaya çalışırken iç huzura kavuşabilmek pek de mümkün değildir. Konfor alanımızdan çıkabilmeliyiz. Ait olması en kolay yere kendimizi kapatmak yerine ne kadar zor olursa olsun hislerimizle hareket etmeli ve kişiliğimizle uyuşmayan tavizler göstermemeliyiz. En önemlisi de iç sesimize kulak vermeliyiz çünkü bizi tanımasına en çok ihtiyaç duyduğumuz kişi yine kendimizdir. Bendir. Disiplinli olmak ve bazı kurallara bağlı kalmak önemlidir evet ama bunlar bizi ister istemez zamanla bozulamayacak kadar sertleşebilecek kalıplara sokar. Bu kalıplar da benliğimizi bulabilmeyi imkansız hale getirir.

 

A. ATAOĞLU 10-C