(10-E) L. ZORLU: Sonunda bir yıldan fazla süredir tıkılıp kaldığım dört duvar arasından kurtulup okula başladım. Eminim ki hepimiz bu monoton hayattan kurtulduğumuz için çok mutluyuzdur. Karantina sürecinde içine kapandığım odam on altı yıllık hayatımın son demlerinde bana hücreden farksız gelmeye başlamıştı. Odam artık benim için hem fiziksel hareketlerimin kısıtlandığı hem de psikolojik çöküntüler yaşadığım bir akıl hastanesine dönmüştü. Düzenli olarak dans etmeme, bale yapmama ve gitar çalmama rağmen kendimle baş başa kaldığım saat sayısı arttığından dolayı kendimle ilgili paranoyalarım artmıştı. Tam bu sırada annemin kanser olduğunu öğrendik. Benim için işler içinden çıkılamayacak bir hal almıştı. Düşüncelerimi kontrol edemeyecek boyuta gelmiştim. Monotonluktan kaçmaya çalışırken hayatım daha da monotonlaştı. Okula başladığım için çok mutluyum çünkü her gün yepyeni bir hikâye. Okula gelirken gördüğüm yeni yüzler ve yeni tanıştığım insanlarla açtığım rastgele sohbetler beni çok değiştirmeye ve geliştirmeye başladı. Günlük öğrendiğim şeyler iki katına çıktı ve becerimi daha çok keşfetmeye başladım.
(10-E) Z. YILMAZ: Öncelikle karantinadan sonra fark ettiğim ilk değişiklik, okulun getirdiği şartlarla uyku düzenimin düzelmesi oldu. Artık hem daha erken yatıyorum hem de daha erken uyanıyorum. Bu düzen benim için çok daha sağlıklı, çünkü eskiden fiziksel bir yorgunluğun yanında uyku düzeninin bozuk olması sebebiyle kendimi kötü de hissediyordum. Bir diğer şey ise derslerdeki atmosfer kesinlikle. Ben derslere daha çok katılarak öğrenmeyi seven biriyim ve bu şekilde derslerden daha çok verim aldığımı düşünüyorum. Online eğitimde derse katılımım doğal olarak biraz sınırlıydı. Ve kameraların kısmen kapalı olması, tüm arkadaşlarımı aynı anda görememek derse odaklanmama biraz engel oluyordu. Şimdi sınıfta öğretmenimi görerek, onun hareketlerini izleyerek hem daha çok keyif alıyorum hem de daha verimli dersler geçiriyorum. Ders sırasında bir tek hocayı dinlemek dışında arkadaşlarımla fikir alışverişi yapmak da motivasyonumu artırıyor ve ders sırasında yorulmamamı sağlıyor. Ders dışında teneffüslerde ve okul çıkışlarında sürekli arkadaşlarımla beraber olmak en büyük mutluluk kaynağım diyebilirim. Karantina süreci boyunca sürekli aynı kişilerle çevriliydi etrafım ve bu da gün içinde konuşabileceğim ve paylaşabileceklerimi kısıtlıyordu. Fakat şimdi okulda her gün arkadaşlarımla beraberim ve yakın olmadığım insanlarla bile konuşsam bu, eski rutinimden çok daha eğlenceli. Ayrıca karantina döneminde sürekli aynı şeyleri yaptığım için günlerim oldukça monotonlaşmıştı. Okulda artık her günüm daha farklı duygular yaşayarak geçiyor. Okulda ve okul dışında karantinada olmadan geçirdiğim günler çok daha aksiyonlu eskiye göre. Tabi bu da hayat enerjimi geri kazanmamı sağladı ve heyecan duygusu geri geldi.
(9-B) I. SEVİNÇ: İnsanoğlu her şeye alışır derler. Uzun bir süre veya kısa bir süre … Sonucunda duygularımızın ve bilincimizin akışını bildiği o olay örgüsü ortaya çıkıyor. Uzaktan eğitim de benim için böyleydi. Herkes için yabancı olan bu terim de o alışılmışların içine girdi birden. Tüm zorluklarıyla, tüm iyi yanlarıyla…İşte bu kavramla beraber lisenin ilk yılına başladım. Tamamen yabancı olduğum bir ortamı, insanları ekran başından tanıdım. Yabancı. Evet, uzaktan eğitimle bir ortamı tanımak bana bu kelimeyi hissettirmişti. Uzaktan eğitimin hissettirdiklerine ve işleyişine öylesine alışmıştım ki bilgisayar başındaki Ilgın’a şu anda bu satırları okulda yazdığımı söylesem nasıl tepki vereceğini kestiremiyorum. Alıştığım o işleyişten koparılıp tekrar okula geliyorum. Eskiden gayet normal, alışılmış bu eylemi tekrar yapabilmek çok tuhaf. Demek insan alıştığı şeyleri unutabiliyormuş. Çünkü okulun ilk günü için duyduğum telaşın, birinci sınıfta duyduğum telaştan farkı yoktu. Nasıl servise bineceğim, nasıl kalkacağım … Eskiden alıştığım tüm bu eylemler o gün çok tuhaf gelip beni korkutuyordu. Şimdiyse o korkuyu içimde bulamıyorum. Tekrar alıştığım okul binasında, sırasındayım … Ve gün geldi yabancı olduğum her şey sıradanlaştı.