Geçirdiğimiz dönem ne kadar sakin ve hareketsiz geçse de beni çok yormuştu. Dersten beş dakika önce uyanıp pijamalarımla ekranın karşısında saatlerce oturmak, derslerden sonra tekrar ödev yapmak, dizi izlemek, arkadaşlarımla görüntülü konuşmak için ekrana bakmak günlük aksiyonlarımdı. Çok az enerji sarf edilen bir rutin de olsa beni psikolojik olarak fark ettirmeden süründürmeyi başarabilmişti sanırım. Her gün birbirinin aynısıydı. Her sabah günün bitmesini dileyerek güne başlıyordum.
Evde kaldığım zaman içerisinde en çok zevk aldığım şey olan dizi izlemek bile bir işkence gibi geliyordu. Bir süre sonra dersleri dinlemeyi, not almayı bırakmıştım. Yaptığım en fazla şey bir şekilde verilen ödevleri yapmaktı ki o da her zaman olmuyordu. Karşımda sabah başlayıp öğlene kadar konuşan birileri vardı ve ben o konuşmalardan çok uzaktaydım. İnsanlarla yaptığım konuşmaların çoğu ödevlerimiz hakkında oluyordu. İnsanlardan uzak kalmak hoşuma gidiyordu, hatta çok daha fazla kaçmak istiyordum bazen ama aynı zamanda bu yaşlarımda çok güzel anılar biriktirmem gerektiği düşüncesi yüzünden yalnızlığın çok da tadını çıkaramıyor, hatta üzülüyordum. Spor yaptığım dönemlerde sanırım daha iyiydi her şey benim için. Sosyalleşebiliyordum, temiz hava alıyordum ve hareket ediyordum. Spora ara verdiğimde yatağım ve çalışma masam arasında gidip geliyordum.
Okula başlamak beni ne kadar yorsa da benim için iyi olduğunu düşünüyorum. Birçok arkadaşımla sohbet edip beraber vakit geçiriyorum, derslerde not alıp, anlamadığım yerleri soruyorum, öğretmenlerle iletişim halindeyim. Okullar tekrar kapanırsa ben ders dinler miyim, psikolojik olarak nasıl etkilenirim gibi sorular var aklımda ama açıkçası soruların cevaplarını bilmediğim ya da daha doğrusu cevabımdan korktuğum için çok düşünmemeye çalışıyorum.
10-D SINIFI/M. FEILAND